Kalahari

Kalahari
Kalahari Augrabies Extreme Maraton-2014

16 Kasım 2014 Pazar

Kumla Savaş-2 Kalahari Augrabies Extreme Marathon 2014 (KAEM)

     Kalahari Augrabies Extreme Maraton (KAEM) bu yıl koştuğum ilk çok etaplı ultramaraton oldu. Yıl boyunca bir çok tek etaplı ultra maraton koştum. Aslına bakarsanız çok etaplı koştuğum son ultra maraton da KAEM-2013 idi. Geçen yıl ki yarıştan sonra bu sene ki yarışa gelmeden önce kumda antreman yapmaya kendi kendime söz vermiştim. Tabi ki iş yoğunluğundan dolayı bunu gerçekleştiremedim.
Lory Park Hayvanat Bahçesi
     27 Ekim günü THY İstanbul-Johannesburg uçağına bindiğimde ikinci KAEM yolculuğu başlamış oldu. 9 buçuk saatlik yolculuktan sonra Bakiye DURAN ve İhsan ŞAL ile birlikte Johannesburg’daydık.
     28 Ekim günü sabah Büyükelçimiz Kaan ESENER ve İhsan ŞAL ile birlikte 1 saatlik güzel bir koşu yaptık. Kahvaltı sonrası arkadaşım İsmail NALTI ile birlikte Lory Park Hayvanat Bahçesini de kapsayan güzel bir Johannesburg gezisi yaptık.
29 Ekim günü Büyükelçilik konağında Cumhuriyet Bayramı Resepsiyona katıldık. Büyükelçilik konağını süsleyen Türk bayrağının görüntüsü geçen yılki gibi yine muhteşemdi. Yaklaşık 450 kişilik bir misafir grubunun katıldığı resepsiyon çok güzel geçti.
30 Ekim günü kahvaltıdan sonra Johannesburg-Uphilton yolculuğu için havaalanına gittik. Geçen yıl KAEM koşanlar ve yeni koşacak sporcular ile muhabbet ettik. 1 buçuk saatlik uçuştan sonra Uphilton’daydık. Sonrasında otobüs ile Kalahari National Park’a yolculuğumuz yaklaşık 2 saat sürdü. Eski dost ve yeni arkadaşlarla keyifli bir akşam yemeğinden sonra istirahate çekildik.
29 Ekim Resepsiyonu
     
     31 Ekim günü malzeme kontrolü yapıldı. Benim çantam her zamanki gibi diğerlerininkinden daha ağırdı. Ama taşıyacak olduğum ağırlığın; yiyeceğim yemeğin kalitesine ve lezzetine değeceğini biliyordum, ki bu da bana psikolojik güç kaynağı oldu.
     01 Kasım günü sabah erken kalkıp hep beraber kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra hazırlıklarımızı tamamlayıp başlangıç noktasının yolunu tuttuk. Saatler 9:00 u gösterirken yarış başladı. Bu yıl da geçen yılki gibi sıkı rakiplerim vardı. Hedefim birincilikti, ama yarış psikolojisine çok da fazla girmek istemiyordum. Çünkü bu tarz uzun etaplı yarışlarda yarış psikolojine girmek psikolojik olarak yarışmacıları etkileyebiliyor.  
Start Anı
     Yarışın başlamasıyla beraber öne doğru fırladım. Yaklaşık 800 metre sonra dere yatağından geçerken ayakkabılarım kaydığı için yavaşlamak zorunda kaldım. Fransız Stephan ve Güney Afrikalı Dirk önüme geçti. Dere yatağını geçtikten sonra tempomu artırıp onları yakaladım. 1 km sonra ikinci dere yatağı karşımıza çıktı. Düşmemek için yine yavaşladım. Bu sefer Dirk de kaydığı için benim gibi dere yatağından yürüyerek geçti. Birlikte tempomuzu artırdık. Kısa bir süre sonra Stephan'ı yeniden yakaladık. Saatime baktığımda başlangıç için hızlı gidiyorduk. Bu tempoda biraz daha devam edip sonra yavaşlamaya karar verdim. Çünkü yarışın ilk günüydü, çantalarımız ağırdı ve ilk günden kendimi yıpratmak istemiyordum. Yavaşladım diyorum aslına bakarsanız pek de yavaş koşmuyordum. Ben ilk 10 km’yi 48 dakikada geçerken onlar 46 dakikada geçti. Düşündüğümden hızlı koşuyordum. Ama ilk 13-14 km'de çok kum olmadığından dolayı rahat koşuluyordu. 
1.gün
Stephan ve Dirk ile aradaki farkın çok da açılmasını istemediğimden ve bu tempoda rahat koştuğumdan 14 üncü km'deki Orange nehrine kadar bu şekilde gitmeye karar verdim. Dere yatağına gelince istemesem bile tempom düşecekti. Nitekim öyle oldu. Orange nehrinin kenarından koşarken parkur düşündüğümden daha teknik bir hal aldı. Çok fazla kum yoktu, ama sürekli kayalıklardan ve ağaçların arasından geçtik. Patikayı takip etmek çok zordu. Patika bazı yerlerde kayboldu. Ağaçların arasına dalıp yoluma devam ettim. Tek başıma olduğum için işaretleri takip etmekte oldukça zorlandım. Arada Dirk ve Stephan'ı görsem de kısa bir süre sonra tekrar kayboluyorlardı. Dere yatağı yaklaşık 3 km devam etti. Dere yatağının çıkışını kaçırdığım için yaklaşık 200 metre fazla koştum. Çitlere kadar koştuktan sonra geri dönüp son işareti buldum. Son işaretin olduğu yerde yukarı doğru ayak izleri vardı. Ayak izlerini takip ederek yukarı çıktım. 100 metre sonra işareti görünce rahatladım. İkinci kontrol noktasına ulaştığımda kendimi çok yorgun hissettim. Sanki Orange nehri tüm enerjimi almıştı. Kontrol noktasından su alarak yoluma devam ettim. İlk günü bir şekilde bitirmek istiyordum. Üzüm bahçelerinin yanında koşarken dans eden köylüleri gördüm. Afrikanca bir şeyler söylediler. Üzüm bahçelerinden sonra tırmanış başladı. Çok dik olmasa da yorgun olduğumdan ara ara yürüyerek tepeyi çıktım. Tepeyi çıkarken Dirk'ü gördüm. Demek ki çok da önümde değiller diye düşündüm. Dirk de tepeyi çıkarken yürüyordu. Tepeden sonra 4 km'lik bir yol kalmıştı. Dirk'ü görsem de Stephan ortalarda yoktu. Koşmaya devam ettim. İlk günü 2 saat 21 dakikada tamamladım. Hızlı başlayan gün yavaş bitmişti. Stephan yaklaşık 4 dakika, Dirk ise 2 dakika önümdeydi. Bu farklar çok da önemli değildi. Çünkü sadece birinci gün geride kalmıştı. İlk günü İhsan abi 3.13.40 Bakiye abla ise 3.15.50 ile tamamladı. Kampta bizi bekleyen bir sürpriz vardı. “Never Rain In Kalahari”de (Asla Yağmur Yağmayan Kalahari) yoğun bir yağmur başladı ve yaklaşık 1 saat boyunca devam etti. Kalahari'de koşarken yağmurun yağması güzel, ancak kamp yerinde yağması pek de hoş olmadı. Yağmur süresince eşyalarımız ıslanmasın diye yoğun bir çaba sarf ettik. Yağan yağmur altında kamp alanında koştuğumuz bölümün değerlendirmelerini yaparken Bakiye Abla’ya “Çok hızlı koşuyorlar, böyle devam ederlerse yapacak pek de bir şeyim yok.” dedim. 

SUUNTO gözüyle 1.gün : http://www.movescount.com/moves/move451364044  

2.gün
     
Orange Nehri
     İkinci güne yağmurla başladık. Sabah 5 gibi başlayan yağmur yaklaşık yarım saat boyunca aralıksız yağdı. Aslında iyi de oldu. Bu günün serin geçeceğinin işaretiydi. Ama bulunduğumuz yer Kalahari ve burada 15 dakika içerisinde her şey değişebilir, deli gibi yağmur yağarken bir andan güneş açıp sıcaklık 35-40 dereceyi bulabilirdi. İkinci günden itibaren başlangıç saatleri ilk günkü performanslara göreydi. koşucular 3 gruba ayrıldı. yavaş koşucular 7:00'da start alırken biz 8:00'da start aldık. Start ile beraber Stephan ve Dirk ile öne geçtim. 400-500 metre sonra Stephan temposunu artırıp önümüze geçti. Bu sefer ona eşlik eden biri vardı; Martin. Onu yakalamakla kalmadı, hatta önünde koşmaya başladı. Ben ise Dirk'in arkasına geçtim. Dirk ile koşmaya çalıştım. İlk 3 km kendimi çok kötü hissediyordum. Bacaklarımda bir yorgunluk vardı. Yavaşlamak istedim ama diğer taraftan da ön gruptan kopmak istemiyordum. İlk 3 km rahat koştuğumu söylesem yalan olur. 3 üncü km'de jeep yoluna çıktık ve Stephan'ı yakaladık. Martin yaklaşık 100 metre önümüzde koşuyordu. Sert toprağa çıktıktan sonra rahatladım. Artık kendimi rahat hissediyordum. Bacaklarımdaki yanma uçup gitti. 1 km sonra Stephan gruptan koparak gerimizde kaldı. Kısa bir süre sonra Martin'i de yakaladık ve geçtik. Dirk ile beraber en önde kalmıştık. Ama Dirk'ün rahat olmadığını hissediyordum. İlk gün Stephan ile beraber tempolu koşmuştu ve yorgunluğunu rahat nefes alamadığından dolayı hissettim ve tempomu 1 km boyunca artırmaya karar verdim. Eğer Dirk kopmaz ve atağıma cevap verirse tekrar tempoyu düşürecektim. 200 metre sonra Dirk arkada kaldı. Birinci kontrol noktasına gelmeden 300 metrelik bir tırmanış vardı. Tepeyi arkama bakmadan çıktım. Kontrol noktasında numaramı söyleyerek su almadan hızlı bir şekilde geçtim. Kumlu dere yatağına kadar farkı biraz daha açmak için kontrol noktasından sonra tempomu biraz daha arttırdım. Kumlu dere yatağına ulaştığımda, zemin yeteri kadar sertti. Bastığımda dağılmıyordu. Akşam ve sabah yağan yoğun yağmur işe yaramış ve kumları sertleştirmişti. Dere yatağından çıktıktan sonra ikinci kontrol noktasına ulaştım. Su şişemi doldurduktan sonra zaman oyalanmadan kontrol noktasından ayrıldım. Patika yoldan koşarken manzara çok güzeldi. Patikanın sağında solunda grup halinde koşuşturan Afrika Ceylanlarını gördüm.
Afrika Ceylanı ve Deve Kuşu
    Etrafta daha ismini bile bilmediğim bir çok hayvan da vardı. Afrika ceylanları grup halinde gezseler de genelde safari yapanlar tarafından nadiren görülüyormuş. Benim sadece 50 metre önümden 20-25 tanesi grup halinde geçti. Aklıma fotoğraflarını çekmek gelse de telefonun şarjı bitmesin diye telefonumu kapattığım aklıma geldi. Telefonuma yeltendiğimde ise kaçıp gittiler. Bitiş noktasına ulaştığımda mutluydum. Kumlu ve zor geçmesini beklediğim bir gün yağmur sayesinde güzel geçmişti. Dirk ve Stephan'ının hemen arkamda olduğunu sanıyordum. Yarışmadaki çekimleri yapan Dave, ben bitiş noktasından geçtikten sonra “Dirk en az 3 km arkanda, Martin 3 üncü, Stephan 4 üncü geliyor.” dedi. Yaklaşık 30 dakika sonra Dirk, 3 saat 24 dakikada etabı tamamladı. Dirk’ten yaklaşık 15 dakika sonra Martin ve Stephan geldi. Bu etap sonunda ilk gün kaybettiğim zaman farkını fazlasıyla geri aldım. Yarışmada ipler elime geçmişti. Yakaladığım bu avantajı yarış sonuna kadar kullanmayı düşündüm. Artık kendimi çok rahat hissediyordum. Ara ara tempomu yükseltsem de genelde kontrollü koşmuştum. Kendimi fazla yormadan bunu başardığımdan dolayı içim rahattı. Çünkü daha sadece 2 nci etap bitmişti. Önümüzde uzun etap da dahil olmak üzere 4 etap vardı. 2 nci gün ben ne kadar iyi koştuysam, rakiplerim de kendilerine göre bir o kadar kötü koşmuşlardı. Bu, psikolojik olarak bana büyük bir avantaj sağlamıştı ve ben bu avantajı sonuna kadar kullanmayı düşünüyordum. Tentenin altında yatarak Bakiye abla ve İhsan abinin gelişini beklemeye başladım. Bakiye abla da bu etabı çok iyi koştu ve kadınlarda bir sıra yükselerek 2 nci sıraya yükseldi. Daha sonra İhsan abi finişe sağlıklı bir şekilde ulaştı. Öğleden sonra ben masaj yaptırıp bir sonraki gün koşacağımız 40 km'lik etaba konsantre olmaya çalıştım.

SUUNTO gözüyle 2.gün : http://www.movescount.com/moves/move45136454

3.gün
     3 ncü gün rakiplerim için biraz kritik olacaktı. Bir karar vermeleri gerekiyordu. Ya farkı kapatmak için bugün tempolu koşacaklardı ya da yarışın kaderini uzun etabın koşulacağı güne bırakacaklardı. Ben kendi tempomda koşmaya karar verdim. Hatta mümkün olursa tempomu biraz düşürüp uzun gün öncesi kendimi çok fazla yıpratmak istemiyordum. Saatler 8:00’i gösterirken yeni bir etap daha başladı.  Stephan koşuya başlar başlamaz öne fırladı. Yaklaşık 4:15 pace ile koşuyordu. Dirk ve Martin ise temkinli koşmayı tercih etmişti. Onlarla kalıp 3 kişilik bir grup oluşturduk. Ortalama 4:45-4:50 pace ile koşuyorduk. Bundan dolayı Stephan'ın hangi tempoda gittiğini pek de önemsemedim. Birinci kontrol noktasından geçerken Stephan gözden kaybolmuştu. Kontrol noktasından sonra kumlu dere yatağına girdik ve bu zeminde yokuş aşağı koştuk. Aynı zamanda kayalıklı kısımlar vardı. Bu kısımlar da ben temkinli koşmayı seçerken Dirk ve Martin tempolarını artırıp beni geride bıraktılar. Kayalık kısım bittik sonra 10 uncu km bitmişti. Geçen yılın 4 üncüsü Allwyn bu yıl eşiyle birlikte koşmayı tercih etmişti. Bizden önce çıktıkları için onları 10 km'de yakaladık. Allwyn bana “Stephan 7 dakika önünde” dedi. “Tempom güzel Stephan'ı pek önemsemiyorum.” diye cevap verdim. Kumlu dere yatağının sonuna doğru Dirk ve Martin'i yakaladım. Dere yatağından sonra sert bir patika üzerinde ve üzüm bahçelerinin yanından koştuk. 200 metre sonra Dirk geride kaldı. Martin ile 2 nci kontrol noktasına birlikte ulaştık. Burada Stephan'ın sadece 2 dakika önümüzde olduğunu öğrendik. Kontrol noktasından sonra yine kumlu bir dere yatağına girdik. 

Kumlu dere yatağı
     Bu sefer kumlu dere yatağından yukarı doğru çıktık. Martin'in arkasına geçtim ve onun bastığı yerlere basarak onu takip etmeye başladım. Yaklaşık 2 km sonra Stephan'ı yakaladık. Stephan'ı yakaladıktan sonra bu sefer Martin geride kaldı. Stephan yavaş koşuyordu. Kumda koşabildiğim kadar hızlı koşup bir an önce Stephan'dan da kurtulmak istedim. Nitekim 1 km sonra Stephan da koptu. Kumlu dere yatağı bittikten sonra 3 üncü kontrol noktasına kadar yokuş yukarı koşmaya devam ettim. Kontrol noktasında arkama baktığımda Martin görünmüyordu, Stephan ise yaklaşık 200 metre arkamdaydı. Kontrol noktasından su aldıktan sonra tempolu bir şekilde koşmaya devam ettim. 4 üncü kontrol noktasına kadar yol çok güzeldi ve tempomu koruyup 4 üncü kontrol noktasına ulaştım. Bu noktadan sonra bitiş noktasına kadar kalan kısım inişli çıkışlıydı. Son 5 km'ye geldiğimde dik bir yokuşla karşılaştım. Yokuştan geriye doğru baktığımda yaklaşık 3 km’lik bölümde kimsecikler yoktu. Tempomu düşürmeye karar verdim, böylece ertesi gün koşulacak uzun etap öncesi biraz olsun dinlenmiş olacaktım. Hatta tepenin son 50 metresini yürüyerek çıktım. Tepeden sonra patikadan yaklaşık 2 km yokuş aşağı koştum. Artık dikkat ettiğim tek şey işaretleri kaçırmamaktı, çünkü kontrol kartında dönüşlere dikkat edin yazıyordu. Son 3 km tekrar dere yatağına girdim. Bu dere yatağı beni doğruca Orange nehri kenarındaki kamp alanına götürdü. Bir etabı daha bitirmiş oldum. Bitiş noktasında biraz bekledikten sonra kaldığımız tentelere doğru gittim. Çantamı çıkartıp su içerek kendime geldim. Yaklaşık 11 dakika sonra Dion geldi. Stephan, Martin veya Dirk'ün gelmesini beklerken Dion'un gelmesine şaşırdım. Martin 20, Stephan 56, Dirk ise 62 dakika sonra bitiş noktasına ulaştı. Hiç hesapta yokken Dion ikincilik koltuğuna oturdu ve aramızdaki fark 1 saat 13 dakika idi. Uzun etap öncesi çok rahatlamıştım. Martin tecrübesizdi, Stephan ve Dirk ise rahatsızlık geçirdikleri için kontrol noktalarında beklemek zorunda kalmışlardı. Keyifli bir şekilde kendimi Orange nehrinin sularına attım. Biraz yüzdükten sonra uzun gün öncesi masaj yaptırdım. Masajdan sonra dinlenme moduna geçtim. Uzun etap gününde ilk koşucular sabah 6:00'da koşmaya başlarken son grup ise 13.00'da çıkacaktı. Son grup olarak ilk 5 sporcunun beraber çıkacağı beklenirken akşam çıkış saatleri açıklandığında 13:00'da  sadece Dion ile benim çıkacağımı öğrendik. Martin, Stephan ve Dirk ise 12:30'da çıkış yapacaklardı. Organizasyona bu kararın yanlış olduğunu anlatmaya çalışsak da verilen cevap "Karar karardır ve değiştirilmez" oldu. 3 günün performanslarına bakılarak 3 sporcunun performansında düşüş olduğu için böyle bir kararın alındığı söylendi. 2 nci sıradaki Dion ile 5 inci sıradaki Martin arasında sadece 16 dakika fark vardı. Bu karar benim için aslında kötü bir karardı, çünkü Stephan ve Dirk'ü kontrol etme şansım olmayacaktı. Stephan ve ben karara itiraz etsek de değişen bir şey olmadı. Bakiye abla ve İhsan abi de bugünü düşündükleri gibi geçirmişlerdi. 3 üncü gün sonunda Bakiye abla Locja iyi koştuğu için kadınlarda 3 üncü sıraya geriledi. Uzun etaba Bakiye abla ve İhsan abi 11:30’da birlikte çıkacaklardı.

SUUNTO gözüyle 3.gün : http://www.movescount.com/moves/move45574108


İhsan ŞAL
 
  Uzun günde sporcuları tek tek gönderdikten sonra Dion ile birlikte kendi çıkışımızı beklemeye başladık. Dion'a “Yarıştan önce uzun güne son grupta başlamayı düşüyor muydun?” diye sorduğumda cevap açıktı. “Hayır.” Dion son derece tecrübeli bir sporcuydu. Geçen yıl 6 ıncı olmuştu. Aynı zamanda bu yıl içerisinde MDS'te de koşmuştu. İlk üç gün boyunca kendi temposunda koşarak bir anda kendini ikinci sırada bulmuştu. “Bugün nasıl koşmayı düşünüyorsun?” diye sordu. “Başlarda biraz kontrollü koşacağımı sonrasında gerekirse tempoyu artıracağım.” diye cevap verdim. Saatler 13:00’ı gösterirken uzun etap bizim içinde başlamış oldu. Uzun etaba Kalahari gibi bir çölde gün ortasında 36 derece sıcakta başlamak bizim için kötü olsa da başka bir şansımız yoktu. Birinci kontrol noktasına kadar kumlu dere yatağından koştuk. Dion'un temposu iyi olduğu için onun arkasına geçip onu takip etmeye başladım. Kontrol noktasına birlikte ulaştık. Dion kontrol noktasında su almak için durdu, ben ise direk devam ettim. Böylece Dion arkamda kaldı. Kumlu dere yatağı bittiği için kontrol noktasından sonra ister istemez biraz tempom arttı. Yavaşlamak istesem de rahat koştuğum için bu tempoda koşmaya devam ettim. 2 inci sonra 3 üncü kontrol noktasına planladığım süreden daha kısa sürede ulaştım. 3 üncü kontrol noktasına geldiğimde Martin'i yakaladım.
Bakiye DURAN
     Kontrol noktası dere yatağındaydı. Kontrol noktasından çıktıktan sonra tel çitin altında geçip diğer başka bir dere yatağına girdik. Dere yatağından 100 metre gittikten sonra sola dönmemiz gerekiyordu. Fakat dönüşü kaçırdığımız için dere yatağından devam ettik. Dere yatağı çok kumluydu, bazı yerlerde ağaçların arasından geçip kayalıklardan tırmandık. Ağaçlara ve kayalıklara konsantre olduğum için işaretlere pek dikkat etmedim. Kayalık kısım bittikten sonra kumda koşmaya başladık. 200 metre gittikten sonra işaretleme olmadığını fark ettim. 100 metre daha devam edip işaret görmezsem geri dönmeye karar verdim. Martin'in arkamdan gelmesi ve kumda ayak izlerinin olması içimi biraz rahatlatırken diğer taraftan kafam soru işaretleri vardı. 100 metre daha devam ettikten sonra 200 metre ilerdeki ağaçta işarete benzer bir şeyler gördüm. Ağaca kadar koştuğumda gördüğümün işaret değil ağaç dalı olduğunu fark ettim ve geri dönmeye karar verdim. Martin'e işaret görüp görmediğini sordum. Martin bana boş bakınca Martin'e yanlış yerdeyiz ben geri dönüyorum dedim ve dere yatağından aşağı doğru koşmaya başladım. En son işarete kadar geri dönmeye karar verdim. İşareti kaçırmak istemediğim için dikkatli bir şekilde aşağı indim. Yaklaşık 600 metre aşağı indikten sonra sağ tarafta çekim ekibini gördüm. Çekim ekibine doğru koşarken “Hangi yöne koşmam gerekiyor.” diye bağırdım. Beni duyan çekim ekibi doğru yolu gösterdi. Kısa bir süre sonra medikal ekibi gördüm. Yanlarından “Kayboldum.” diyerek geçtim. 32 inci km'de Dirk'ü yakaladım. Onu bu kadar kısa sürede yakalamayı beklemiyordum. Çünkü 23 üncü km'deki kontrol noktasında 23 dakika önümdeydi ve ben sonrasında kaybolmuştum. Dirk'ün yanından geçerken “İyi misin?” dedim. “Sıkıntısının olmadığı sadece bugünü bitirmek istediğini” söyledi. Yol patikaydı ama kumlu bir patikaydı. Söylene söylene kontrol noktasına ilerledim. Kontrol noktası bir türlü gelmek bilmedi. Kontrol noktasına ulaştığımda noktadaki görevli “Soğuk su mu istersin normal su mu?” istersin diye sordu. Bu soruyu beklemiyordum. Çok şaşırarak “Tabi ki soğuk su istiyorum.” dedim. Soğuk suyu şişeme doldurduktan sonra bir kaç yudum içtim. Suyu içerken boğazım böyle bir şey beklemediği için tepki gösterdi. Ama ayaklarımın pek de tepki gösterdiğini söyleyemem. Kumlu patikada debelene debelene koştum. 42 nci km'ye geldiğimde Dion'u gördüğümü fark ettim. Kendine kendime bunun Dion olmaması gerekiyor dedim. Çünkü 3 üncü kontrol noktasına gelmeden 1 km’den fazla arkamdaydı. İster istemez tempomu artırdım. Dion olmaması gerekiyor diyordum ama çantası ve koşu stili ona çok benziyordu. Yaklaşık 500 metre sonra çok yaklaşmıştım. Çantasındaki Avusturya bayrağını görünce bu Dion dedim ve tempomu artırıp Dion'u yakaladım. Kaybolduğumda Dion beni geçmiş ve Dirk'ü geçerken kaybolduğumu öğrenmiş bundan dolayı temposunu artırarak bana yakalanmamaya çalışmış. Dion'u yakaladıktan sonra arkasında koşmaya başladım. Tek başına koşmaktan sıkıldığım için onunla birlikte gitmeye karar verdim. 45 inci km'de Bakiye Abla ve İhsan Abiyi yakaladık. İhsan abi “Stephan yaklaşık 8 km önünde” dedi. Kumlu patikanın bitmesi ve bu söz adeta beni ateşledi. Tekrar tempolu bir şekilde koşmaya başladım. Mesafeler ilerlerken diğer koşuları yakalamaya başladım. Artık daha çok kişi görüyordum. Her geçtiğim çok iyi koşuyorsun deyip beni motive etti. Kısa bir süre sonra 52 inci km'deki kontrol noktasına ulaştım. Artık finish ile beraber üç kontrol noktası kalmıştı ve güneşte etkisini kaybetmeye başlamıştı, yol koşulabilirdi ve Stephan ile aramdaki farkı kapatmam gerekiyordu. Tüm bu etmenler bir araya gelince bir anda kendimi tekrar 5:15-5:20 pacelerde koşarken buldum. Artık kontrol noktalarına daha hızlı ulaşmaya başladım. 58 inci km'deki kontrol noktasını geçtikten sonra midem ağrımaya başladı. Son 12 km deyip kendimi motive ettim. Midem ağrıdıkça ben tempomu artırdım. Kısa bir süre sonra 64 üncü km'deki son kontrol noktasına ulaştım. Kontrol noktasına ulaştığımda Stephan'ın 7 dakika önümde olduğunu söylediler. Ben de onlara “Ben onun 23 dakika önündeyim.” diye cevap verdim. Bu cevaptan sonra kontrol noktasındakiler gülmeye başladı. Kontrol noktasından hemen sonra dik bir tepe vardı tepeyi yarıya kadar koştuktan sonra son kısmını yürüyerek çıktım. Tepe bittikten sonra hava kararmaya başladı.

     Dolunay vardı ama kafa feneriyle koşma zorunluğu olduktan sonra çantamdan kafa feneri çıkartıp yoluma devam ettim. Artık kontrolü koşmaya başladım. Çünkü son 6 km’de bir aksilik olmasını istemedim. Dolunay yeteri kadar ortamı aydınlattığından dolayı genelde kafa feneri kapalı koştum. Son 6 km'yi de kat edip bitiş noktasından geçtim. Zorlu bir gün böylece bitmiş oldu. Bitiş noktasından geçmiştim ama bende bitmiştim. Özellikle son 12 km’deki karın ağrısı adeta beni bitirmişti. Çantamı tenteye bıraktıktan sonra yüzümü yıkadım. Bir taraftan midem ağrıyordu diğer taraftan üşüyordum. Ateşin başında çay içersem kendime gelirim diye düşündüm. İki bardak çay içmeme rağmen midem hala ağrıyordu. Gün içerisinde çok su içmekten dolayıdır diye düşündüm. Çantamdaki malzemelerimi sağa sola saçtıktan sonra mat ve uyku tulumunu çıkarttım. Isınırsam kendime geleceğimi düşündüğüm için uyku tulumun içine girdim. Kısa bir süre sonra uyudum. Bakiye abla geldiğinde uyandım. Midemdeki ağrı azalmıştı. Bir şeyler yemem gerekiyordu ama midem yemek istemiyordu. Söylene söylene kalktım ve çorba içtikten sonra uyku tulumuna geri döndüm. Biraz daha uyuduktan sonra İhsan abi geldi. Kendime yüzde 80 gelmiştim. Etabı bitiren herkes benimle aynı durumdaydı. Hemen yatacak bir yer bulup olduğu yere sızıp kalıyordu. Bende uyku tulumuna girip yarı uyanık uyudum. Uzun etap sonunda ben 1 incilikteki yerimi Dion'da 2 ncilikteki yerini sağlamlaştırdık. Stephan ise Martin'i geçerek 3 üncülüğe geçmişti. Kadınlarda ise sıralama değişmedi ve ilk üç sporcu yerini korudu.

SUUNTO gözüyle uzun etap : http://www.movescount.com/moves/move45135983

Uzun Etap
     5 inci günü uzun etap sonrası dinlenme günüydü. Kamp alanı Orange nehri kıyısında olduğundan yüzme ve eşyalarımızı yıkama şansını yakaladık. Gün boyu bir şeyler yiyip muhabbet ettik. Masaj yaptırıp dinlenme şansı yakaladık.
Kalaharide Masaj Keyfi

6.Gün
      6 ıncı gün Kalahari gerçek kimliğine büründü. Sıcaklık sabahın ilk saatlerinde kendini göstermeye başladı. Bizim grup güne 8:00'de başladı. Start ile birlikte Stephan ikincilik için son şansını demek için öne fırladı. 3 üncülükteki yeri sağlamdı acaba 2 nci olabilir miyim diye hızlı bir başlangıç yaptı. Etabın ilk km’leri kumlu dere yatağıydı ve kum etkinliğini gösteriyordu. Kumlu dere yatağından Stephan ve Martin ile birlikte çıktım. Kum bitmişti ama tepe devam etti. 1 inci kontrol noktasına gelmeden Stephan geride kaldı. Martin ile birlikte hızlı bir şekilde 2 nci ve 3'üncü kontrol noktalarına ulaştık. 3 üncü kontrol noktasına ulaştığımızda Martin oturdu. Kontrol noktasında su aldıktan sonra fazla vakit kaybetmeden ayrıldım. Martin'i kopartmak istiyordum. Çünkü Martin yanında biri varken iyi koşuyordu. Patika kumlu olduğu için tempo yapamasam da Martin geride kaldı. Herhalde yarışın en sıkıcı 10 km’sini 3 üncü ve 4 üncü km’ler arasında koştum. Etrafta görülecek hiç bir şey yoktu. İlk 5 km sadece elektrik hattını takip ettim. Kontrol noktasına ulaştığımda dünya varmış dedim. Sıcaklık etkisini her geçen an biraz daha artırdı. Kontrol noktasına ulaşmadan kumlu patika bitti. Sıcaklık artıkça tempomda arttı. Bir an önce bugünü bitirmek istedim. Kısa bir süre sonra 5 inci kontrol noktasına ulaştım. Noktadan vakit kaybetmeden çıktım. Sıcaklıktan dolayı çok su kaybettim. Uzun etapta bile bu kadar zorlanmamıştım. Bir taraftan koşayım bitsin derken diğer taraftan yavaş yavaş koşup bitireyim dedim. Ama kesin olan bir şey vardı koşu uzadıkça işkence artacaktı. Bundan dolayı tempomu düşünmeden bitişe kadar koştum. Bitiş noktasını gördüğümde çok şükür bugün de bitti dedim. Koşu biter bitmez çantamı çıkarıp yere attım ve sandalyeye oturdu. 5 dakika oturduktan sonra kendime geldim. Kendime gelmek için tentelerin altına gittim. Tentelerin altı adeta yanıyordu. Bundan dolayı çantamı bırakıp kamp alanındaki en serin yer olan bitiş noktasına gidip orada oyalanıp ve Bakiye abla ve İhsan abiyi beklemeye koyuldum. Bakiye abla geldikten sonra tentelerin altına gittik. İhsan abiyi beklemeye başladık. İhsan abi bir türlü gelmek bilmedi. Acaba bir şey mi oldu diye merak etmeye başladığım anlarda İhsan abide bu zorlu günü bitirdi. Sıcaklık 42 dereceleri gösterdiği için yarışma boyunca en zorlandığım gün bugündü. Kontrollü bir şekilde koşmayı planlarken etabı bir an önce bitirmek için tempolu koştum.

SUUNTO gözüyle 6.gün : http://www.movescount.com/moves/move45136019
Kamptan Görünüm
      Son gün 21 km’lik bir etap kaldı. Dion,Stephan, Martin ve ben son grup olarak 9:30’da çıktık. Dion “Toplu gidelim.” dedi. “5:30 temposunda koşarsak beraber gidebiliriz.” dedim. Stephan “Tam bize uyar.” dedi. 1 inci kontrol noktasına giderken çantamdaki cep telefonu çıkartıp ekibin fotoğraflarını çektim. 1 inci kontrol noktasına hep beraber ulaştık. Stephan kontrol noktasında çok vakit geçirince Dion Stephan'la kaldı. Ben de noktadan oyalanmadan çıkan Martin'i yakalamaya koyuldum. 500 metre sonra Martin'i yakaladım. 13 üncü km’deki kumlu dere yatağına kadar beraber koştuk. Kumlu dere yatağında Martin temposu arttırdı.  Martin’i 50 metre önümde koşuyordu. Dere yatağının sonlarına doğru İhsan abiyi yakaladım. “İyi misin abi” diye sordum. “İyim sen devam et.” diye cevap verince yoluma devam ettim. Kontrol noktasına Martin’in 50 metre arkasında ulaştım. Martin kontrol noktasında oyalanınca Martin’i geride bıraktım. Moon Rock’ın tepesine çıktığımda Bakiye ablayı yakaladım. Moon Rock’tan sonra işaretleri takip etmek zordu. Bakiye abla ile işaretleri bulmaya çalışırken Martin bizi yakaladı ve önümüze geçti. İnce patikadan ilerledik. Sonrasında son 2 km’lik bölüme girdik. Son 500 metre 7 gün boyunca çantam taşıdığım bayrağımızı çıkartarak bitiş noktasından ay yıldızımızın gölgesinde geçtim. Uzun ve yorucu bir hafta güzel bir şekilde bitti. Bitiş noktasından geçtikten sonra tebrikleri kabul ettim. Bakiye ablanın bitişini yakalamak için tekrar parkura geri döndüm. Kısa bir süre sonra Bakiye abla da geldi. Bir şeyler yedikten sonra kendimi havuza bıraktım. Ihsan abinin gelmesiyle Türk kafilesi olarak zorlu bir haftayı bitirmiş olduk. Bir yarış daha bitmişti. Geçen yıl ikinci olduğum bu yarışı bu sefer kazanmıştım. Yaşadığım mutluluk tarif edilemez. Zorlu geçen bir haftanın yorgunluğunu alan an ise Türk bayrağıyla bitiş noktasından geçtiğim andı. Bakiye abla geçen yıl olduğu gibi kadınlarda üçüncü oldu. 70 kişi başlayan bu yarışmada 16 sı kadın sporcu (tüm kadın sporcular) olmak üzere 65 kişi bitiş noktasından geçti.

SUUNTO gözüyle son gün : http://www.movescount.com/moves/move45136031
               



08 Kasım günü akşamı ödül töreni vardı. Gün boyunca dinlendik ve kirlenen malzemelerimi temizleme şansı bulduk. Akşam ödül töreni çok güzel geçti. Ödül töreninden sonra eğlence başladı. Bu yıl ki eğlence geçen yıla göre daha sakin geçti. Koca bir hafta boyunca kumla savaşan yarışmacılar içki içip dans ederek koca bir haftanın yorgunluğu üzerinden atıyorlardı. 09 Kasım günü günü sabahı Uphilton’dan Johannesburg’a geri döndük. Akşam Büyükelçimiz bize konağında akşam yemeğine davet etti. 10 Kasım gün Atatürk’ün Anma Törenine katıldık. Aynı gün İhsan abi Güney Afrika’dan ayrıldı. Akşam Askeri Ateşimizin akşam yemeğine Bakiye ablayla beraber katıldık.
Ödül Töreni
     11 Kasım günü akşamı yuvaya dönüş günüydü. 2 haftalık maceramız sona erdi. Bu macerayı yaşamamızda büyük emeği olan Büyükelçimiz Kaan ESENER’e ve İsmail NALTI’ya, macerayı birlikte yaşadığım Bakiye abla ve İhsan abiye, ulaşım sponsoru Türk Havayollarına, yarışmaya katılım ücretini yatıran Kristal Home sahibi Adnan beye, malzeme desteği sağlayan SALOMON ve SUUNTO’ya, bizleri Güney Afrika’da sıcaklıkla karşılayan ateşemiz Burhan Albaya, ataşe yardımcımız Halil Yarbaya, Emekli Binbaşı Berna Dönmezer’e ve tüm büyükelçilik çalışanlarına çok teşekkür ederim.

SONUÇLAR:

ERKEKLER:

1-Mahmut YAVUZ       : 21:42:05
2-Dion LEONARD       : 23:28:50
3.Stephan VERNAY     : 24:18:57

1-Linda DOKE            : 27:37:31
2-Lucja LEONARD     : 28:12:21
3-Bakiye DURAN        : 29:35:02

DESTEKLERİNİZLE NİCE MACERALARA VE BAŞARILARA…

3 yorum:

  1. Tekrar tebrik ederim kardeşim. Yazı da çok güzel olmuş. Kalemine ve ayağına sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Üstad, koştuğundan aşağı kalmayan şekilde yazdığını görmekten çok mutlu oldum. Keskin takipçilerinden, müptelalarından olacak ve yazdıklarından çok şey örnek alacağız eminim ki, ellerine sağlık, tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Kelimeler ile aram pek iyi sayılmaz ama elimden geldiğince bir şeyler karalamaya çalışıyorum.

      Sil