Kalahari Augrabies Extreme Maraton (KAEM) bu yıl koştuğum ilk çok etaplı ultramaraton oldu. Yıl boyunca bir çok tek
etaplı ultra maraton koştum. Aslına bakarsanız çok etaplı koştuğum son ultra
maraton da KAEM-2013 idi. Geçen yıl ki yarıştan sonra bu sene ki yarışa
gelmeden önce kumda antreman yapmaya kendi kendime söz vermiştim. Tabi ki iş yoğunluğundan
dolayı bunu gerçekleştiremedim.
Lory Park Hayvanat Bahçesi |
27 Ekim günü THY İstanbul-Johannesburg uçağına bindiğimde ikinci KAEM yolculuğu
başlamış oldu. 9 buçuk saatlik yolculuktan sonra Bakiye DURAN ve İhsan ŞAL ile
birlikte Johannesburg’daydık.
28 Ekim günü sabah Büyükelçimiz Kaan ESENER ve İhsan ŞAL ile birlikte 1 saatlik güzel bir koşu yaptık. Kahvaltı sonrası arkadaşım İsmail NALTI ile birlikte Lory Park Hayvanat Bahçesini de kapsayan güzel bir Johannesburg gezisi yaptık.
29 Ekim günü Büyükelçilik
konağında Cumhuriyet Bayramı Resepsiyona katıldık. Büyükelçilik konağını
süsleyen Türk bayrağının görüntüsü geçen yılki gibi yine muhteşemdi. Yaklaşık
450 kişilik bir misafir grubunun katıldığı resepsiyon çok güzel geçti.
30 Ekim günü kahvaltıdan sonra Johannesburg-Uphilton yolculuğu için havaalanına gittik. Geçen
yıl KAEM koşanlar ve yeni koşacak sporcular ile muhabbet ettik. 1 buçuk saatlik
uçuştan sonra Uphilton’daydık. Sonrasında otobüs ile Kalahari National Park’a
yolculuğumuz yaklaşık 2 saat sürdü. Eski dost ve yeni arkadaşlarla keyifli bir
akşam yemeğinden sonra istirahate çekildik.
29 Ekim Resepsiyonu |
31 Ekim günü malzeme
kontrolü yapıldı. Benim çantam her zamanki gibi
diğerlerininkinden daha ağırdı. Ama taşıyacak olduğum ağırlığın; yiyeceğim
yemeğin kalitesine ve lezzetine değeceğini biliyordum, ki bu da bana psikolojik
güç kaynağı oldu.
01 Kasım günü sabah erken kalkıp hep beraber kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan
sonra hazırlıklarımızı tamamlayıp başlangıç noktasının yolunu tuttuk. Saatler
9:00 u gösterirken yarış başladı. Bu yıl da geçen yılki gibi sıkı rakiplerim
vardı. Hedefim birincilikti, ama yarış psikolojisine çok da fazla girmek
istemiyordum. Çünkü bu tarz uzun etaplı yarışlarda yarış psikolojine girmek
psikolojik olarak yarışmacıları etkileyebiliyor.
Start Anı |
Yarışın başlamasıyla beraber
öne doğru fırladım. Yaklaşık 800 metre sonra dere yatağından geçerken
ayakkabılarım kaydığı için yavaşlamak zorunda kaldım. Fransız Stephan ve Güney
Afrikalı Dirk önüme geçti. Dere yatağını geçtikten sonra tempomu artırıp onları
yakaladım. 1 km sonra ikinci dere yatağı karşımıza çıktı. Düşmemek için yine
yavaşladım. Bu sefer Dirk de kaydığı için benim gibi dere yatağından yürüyerek
geçti. Birlikte tempomuzu artırdık. Kısa bir süre sonra Stephan'ı yeniden
yakaladık. Saatime baktığımda başlangıç için hızlı gidiyorduk. Bu tempoda biraz
daha devam edip sonra yavaşlamaya karar verdim. Çünkü yarışın ilk günüydü,
çantalarımız ağırdı ve ilk günden kendimi yıpratmak istemiyordum. Yavaşladım
diyorum aslına bakarsanız pek de yavaş koşmuyordum. Ben ilk 10 km’yi 48
dakikada geçerken onlar 46 dakikada geçti. Düşündüğümden hızlı koşuyordum. Ama
ilk 13-14 km'de çok kum olmadığından dolayı rahat koşuluyordu.
1.gün |
Stephan ve Dirk
ile aradaki farkın çok da açılmasını istemediğimden ve bu tempoda rahat
koştuğumdan 14 üncü km'deki Orange nehrine kadar bu şekilde gitmeye karar
verdim. Dere yatağına gelince istemesem bile tempom düşecekti. Nitekim öyle
oldu. Orange nehrinin kenarından koşarken parkur düşündüğümden daha teknik bir
hal aldı. Çok fazla kum yoktu, ama sürekli kayalıklardan ve ağaçların arasından
geçtik. Patikayı takip etmek çok zordu. Patika bazı yerlerde kayboldu.
Ağaçların arasına dalıp yoluma devam ettim. Tek başıma olduğum için işaretleri
takip etmekte oldukça zorlandım. Arada Dirk ve Stephan'ı görsem de kısa bir
süre sonra tekrar kayboluyorlardı. Dere yatağı yaklaşık 3 km devam etti. Dere
yatağının çıkışını kaçırdığım için yaklaşık 200 metre fazla koştum. Çitlere
kadar koştuktan sonra geri dönüp son işareti buldum. Son işaretin olduğu yerde
yukarı doğru ayak izleri vardı. Ayak izlerini takip ederek yukarı çıktım. 100
metre sonra işareti görünce rahatladım. İkinci kontrol noktasına ulaştığımda
kendimi çok yorgun hissettim. Sanki Orange nehri tüm enerjimi almıştı. Kontrol
noktasından su alarak yoluma devam ettim. İlk günü bir şekilde bitirmek
istiyordum. Üzüm bahçelerinin yanında koşarken dans eden köylüleri gördüm.
Afrikanca bir şeyler söylediler. Üzüm bahçelerinden sonra tırmanış başladı. Çok
dik olmasa da yorgun olduğumdan ara ara yürüyerek tepeyi çıktım. Tepeyi
çıkarken Dirk'ü gördüm. Demek ki çok da önümde değiller diye düşündüm. Dirk de tepeyi
çıkarken yürüyordu. Tepeden sonra 4 km'lik bir yol kalmıştı. Dirk'ü görsem de
Stephan ortalarda yoktu. Koşmaya devam ettim. İlk günü 2 saat 21 dakikada tamamladım.
Hızlı başlayan gün yavaş bitmişti. Stephan yaklaşık 4 dakika, Dirk ise 2 dakika
önümdeydi. Bu farklar çok da önemli değildi. Çünkü sadece birinci gün geride
kalmıştı. İlk günü İhsan abi 3.13.40 Bakiye abla ise 3.15.50 ile tamamladı. Kampta
bizi bekleyen bir sürpriz vardı. “Never Rain In Kalahari”de (Asla Yağmur
Yağmayan Kalahari) yoğun bir yağmur başladı ve yaklaşık 1 saat boyunca devam
etti. Kalahari'de koşarken yağmurun yağması güzel, ancak kamp yerinde yağması
pek de hoş olmadı. Yağmur süresince eşyalarımız ıslanmasın diye yoğun bir çaba
sarf ettik. Yağan yağmur altında kamp alanında koştuğumuz bölümün
değerlendirmelerini yaparken Bakiye Abla’ya “Çok hızlı koşuyorlar, böyle devam
ederlerse yapacak pek de bir şeyim yok.” dedim.
SUUNTO gözüyle 1.gün : http://www.movescount.com/moves/move451364044
2.gün |
Orange Nehri |
Afrika Ceylanı ve Deve Kuşu |
Etrafta daha ismini bile
bilmediğim bir çok hayvan da vardı. Afrika ceylanları grup halinde gezseler de
genelde safari yapanlar tarafından nadiren görülüyormuş. Benim sadece 50 metre
önümden 20-25 tanesi grup halinde geçti. Aklıma fotoğraflarını çekmek gelse de
telefonun şarjı bitmesin diye telefonumu kapattığım aklıma geldi. Telefonuma
yeltendiğimde ise kaçıp gittiler. Bitiş noktasına ulaştığımda mutluydum. Kumlu
ve zor geçmesini beklediğim bir gün yağmur sayesinde güzel geçmişti. Dirk ve
Stephan'ının hemen arkamda olduğunu sanıyordum. Yarışmadaki çekimleri yapan
Dave, ben bitiş noktasından geçtikten sonra “Dirk en az 3 km arkanda, Martin 3
üncü, Stephan 4 üncü geliyor.” dedi. Yaklaşık 30 dakika sonra Dirk, 3 saat 24
dakikada etabı tamamladı. Dirk’ten yaklaşık 15 dakika sonra Martin ve Stephan
geldi. Bu etap sonunda ilk gün kaybettiğim zaman farkını fazlasıyla geri aldım.
Yarışmada ipler elime geçmişti. Yakaladığım bu avantajı yarış sonuna kadar
kullanmayı düşündüm. Artık kendimi çok rahat hissediyordum. Ara ara tempomu
yükseltsem de genelde kontrollü koşmuştum. Kendimi fazla yormadan bunu başardığımdan
dolayı içim rahattı. Çünkü daha sadece 2 nci etap bitmişti. Önümüzde uzun etap
da dahil olmak üzere 4 etap vardı. 2 nci gün ben ne kadar iyi koştuysam, rakiplerim
de kendilerine göre bir o kadar kötü koşmuşlardı. Bu, psikolojik olarak bana
büyük bir avantaj sağlamıştı ve ben bu avantajı sonuna kadar kullanmayı düşünüyordum.
Tentenin altında yatarak Bakiye abla ve İhsan abinin gelişini beklemeye
başladım. Bakiye abla da bu etabı çok iyi koştu ve kadınlarda bir sıra
yükselerek 2 nci sıraya yükseldi. Daha sonra İhsan abi finişe sağlıklı bir
şekilde ulaştı. Öğleden sonra ben masaj yaptırıp bir sonraki gün koşacağımız 40
km'lik etaba konsantre olmaya çalıştım.
SUUNTO gözüyle 2.gün : http://www.movescount.com/moves/move45136454
SUUNTO gözüyle 2.gün : http://www.movescount.com/moves/move45136454
3.gün |
3 ncü gün rakiplerim için biraz
kritik olacaktı. Bir karar vermeleri gerekiyordu. Ya farkı kapatmak için bugün
tempolu koşacaklardı ya da yarışın kaderini uzun etabın koşulacağı güne
bırakacaklardı. Ben kendi tempomda koşmaya karar verdim. Hatta mümkün olursa
tempomu biraz düşürüp uzun gün öncesi kendimi çok fazla yıpratmak istemiyordum.
Saatler 8:00’i gösterirken yeni bir etap daha başladı. Stephan koşuya başlar başlamaz öne fırladı. Yaklaşık
4:15 pace ile koşuyordu. Dirk ve Martin ise temkinli koşmayı tercih etmişti. Onlarla
kalıp 3 kişilik bir grup oluşturduk. Ortalama 4:45-4:50 pace ile koşuyorduk. Bundan
dolayı Stephan'ın hangi tempoda gittiğini pek de önemsemedim. Birinci kontrol
noktasından geçerken Stephan gözden kaybolmuştu. Kontrol noktasından sonra kumlu
dere yatağına girdik ve bu zeminde yokuş aşağı koştuk. Aynı zamanda kayalıklı
kısımlar vardı. Bu kısımlar da ben temkinli koşmayı seçerken Dirk ve Martin
tempolarını artırıp beni geride bıraktılar. Kayalık kısım bittik sonra 10 uncu
km bitmişti. Geçen yılın 4 üncüsü Allwyn bu yıl eşiyle birlikte koşmayı tercih
etmişti. Bizden önce çıktıkları için onları 10 km'de yakaladık. Allwyn bana “Stephan
7 dakika önünde” dedi. “Tempom güzel Stephan'ı pek önemsemiyorum.” diye cevap
verdim. Kumlu dere yatağının sonuna doğru Dirk ve Martin'i yakaladım. Dere yatağından
sonra sert bir patika üzerinde ve üzüm bahçelerinin yanından koştuk. 200 metre
sonra Dirk geride kaldı. Martin ile 2 nci kontrol noktasına birlikte ulaştık. Burada
Stephan'ın sadece 2 dakika önümüzde olduğunu öğrendik. Kontrol noktasından
sonra yine kumlu bir dere yatağına girdik.
Kumlu dere yatağı |
SUUNTO gözüyle 3.gün : http://www.movescount.com/moves/move45574108
İhsan ŞAL |
Uzun günde sporcuları tek tek gönderdikten sonra Dion ile birlikte kendi çıkışımızı beklemeye başladık. Dion'a “Yarıştan önce uzun güne son grupta başlamayı düşüyor muydun?” diye sorduğumda cevap açıktı. “Hayır.” Dion son derece tecrübeli bir sporcuydu. Geçen yıl 6 ıncı olmuştu. Aynı zamanda bu yıl içerisinde MDS'te de koşmuştu. İlk üç gün boyunca kendi temposunda koşarak bir anda kendini ikinci sırada bulmuştu. “Bugün nasıl koşmayı düşünüyorsun?” diye sordu. “Başlarda biraz kontrollü koşacağımı sonrasında gerekirse tempoyu artıracağım.” diye cevap verdim. Saatler 13:00’ı gösterirken uzun etap bizim içinde başlamış oldu. Uzun etaba Kalahari gibi bir çölde gün ortasında 36 derece sıcakta başlamak bizim için kötü olsa da başka bir şansımız yoktu. Birinci kontrol noktasına kadar kumlu dere yatağından koştuk. Dion'un temposu iyi olduğu için onun arkasına geçip onu takip etmeye başladım. Kontrol noktasına birlikte ulaştık. Dion kontrol noktasında su almak için durdu, ben ise direk devam ettim. Böylece Dion arkamda kaldı. Kumlu dere yatağı bittiği için kontrol noktasından sonra ister istemez biraz tempom arttı. Yavaşlamak istesem de rahat koştuğum için bu tempoda koşmaya devam ettim. 2 inci sonra 3 üncü kontrol noktasına planladığım süreden daha kısa sürede ulaştım. 3 üncü kontrol noktasına geldiğimde Martin'i yakaladım.
Bakiye DURAN |
Dolunay vardı ama kafa feneriyle koşma zorunluğu olduktan sonra çantamdan kafa feneri çıkartıp yoluma devam ettim. Artık kontrolü koşmaya başladım. Çünkü son 6 km’de bir aksilik olmasını istemedim. Dolunay yeteri kadar ortamı aydınlattığından dolayı genelde kafa feneri kapalı koştum. Son 6 km'yi de kat edip bitiş noktasından geçtim. Zorlu bir gün böylece bitmiş oldu. Bitiş noktasından geçmiştim ama bende bitmiştim. Özellikle son 12 km’deki karın ağrısı adeta beni bitirmişti. Çantamı tenteye bıraktıktan sonra yüzümü yıkadım. Bir taraftan midem ağrıyordu diğer taraftan üşüyordum. Ateşin başında çay içersem kendime gelirim diye düşündüm. İki bardak çay içmeme rağmen midem hala ağrıyordu. Gün içerisinde çok su içmekten dolayıdır diye düşündüm. Çantamdaki malzemelerimi sağa sola saçtıktan sonra mat ve uyku tulumunu çıkarttım. Isınırsam kendime geleceğimi düşündüğüm için uyku tulumun içine girdim. Kısa bir süre sonra uyudum. Bakiye abla geldiğinde uyandım. Midemdeki ağrı azalmıştı. Bir şeyler yemem gerekiyordu ama midem yemek istemiyordu. Söylene söylene kalktım ve çorba içtikten sonra uyku tulumuna geri döndüm. Biraz daha uyuduktan sonra İhsan abi geldi. Kendime yüzde 80 gelmiştim. Etabı bitiren herkes benimle aynı durumdaydı. Hemen yatacak bir yer bulup olduğu yere sızıp kalıyordu. Bende uyku tulumuna girip yarı uyanık uyudum. Uzun etap sonunda ben 1 incilikteki yerimi Dion'da 2 ncilikteki yerini sağlamlaştırdık. Stephan ise Martin'i geçerek 3 üncülüğe geçmişti. Kadınlarda ise sıralama değişmedi ve ilk üç sporcu yerini korudu.
SUUNTO gözüyle uzun etap : http://www.movescount.com/moves/move45135983
Uzun Etap |
Kalaharide Masaj Keyfi |
6.Gün |
6 ıncı gün Kalahari gerçek
kimliğine büründü. Sıcaklık sabahın ilk saatlerinde kendini göstermeye başladı.
Bizim grup güne 8:00'de başladı. Start ile birlikte Stephan ikincilik için son
şansını demek için öne fırladı. 3 üncülükteki yeri sağlamdı acaba 2 nci
olabilir miyim diye hızlı bir başlangıç yaptı. Etabın ilk km’leri kumlu dere
yatağıydı ve kum etkinliğini gösteriyordu. Kumlu dere yatağından Stephan ve
Martin ile birlikte çıktım. Kum bitmişti ama tepe devam etti. 1 inci kontrol
noktasına gelmeden Stephan geride kaldı. Martin ile birlikte hızlı bir şekilde
2 nci ve 3'üncü kontrol noktalarına ulaştık. 3 üncü kontrol noktasına
ulaştığımızda Martin oturdu. Kontrol noktasında su aldıktan sonra fazla vakit
kaybetmeden ayrıldım. Martin'i kopartmak istiyordum. Çünkü Martin yanında biri
varken iyi koşuyordu. Patika kumlu olduğu için tempo yapamasam da Martin geride
kaldı. Herhalde yarışın en sıkıcı 10 km’sini 3 üncü ve 4 üncü km’ler arasında
koştum. Etrafta görülecek hiç bir şey yoktu. İlk 5 km sadece elektrik hattını
takip ettim. Kontrol noktasına ulaştığımda dünya varmış dedim. Sıcaklık etkisini
her geçen an biraz daha artırdı. Kontrol noktasına ulaşmadan kumlu patika
bitti. Sıcaklık artıkça tempomda arttı. Bir an önce bugünü bitirmek istedim. Kısa
bir süre sonra 5 inci kontrol noktasına ulaştım. Noktadan vakit kaybetmeden
çıktım. Sıcaklıktan dolayı çok su kaybettim. Uzun etapta bile bu kadar
zorlanmamıştım. Bir taraftan koşayım bitsin derken diğer taraftan yavaş yavaş
koşup bitireyim dedim. Ama kesin olan bir şey vardı koşu uzadıkça işkence
artacaktı. Bundan dolayı tempomu düşünmeden bitişe kadar koştum. Bitiş
noktasını gördüğümde çok şükür bugün de bitti dedim. Koşu biter bitmez çantamı
çıkarıp yere attım ve sandalyeye oturdu. 5 dakika oturduktan sonra kendime
geldim. Kendime gelmek için tentelerin altına gittim. Tentelerin altı adeta
yanıyordu. Bundan dolayı çantamı bırakıp kamp alanındaki en serin yer olan bitiş
noktasına gidip orada oyalanıp ve Bakiye abla ve İhsan abiyi beklemeye
koyuldum. Bakiye abla geldikten sonra tentelerin altına gittik. İhsan abiyi
beklemeye başladık. İhsan abi bir türlü gelmek bilmedi. Acaba bir şey mi oldu
diye merak etmeye başladığım anlarda İhsan abide bu zorlu günü bitirdi.
Sıcaklık 42 dereceleri gösterdiği için yarışma boyunca en zorlandığım gün
bugündü. Kontrollü bir şekilde koşmayı planlarken etabı bir an önce bitirmek
için tempolu koştum.
SUUNTO gözüyle 6.gün : http://www.movescount.com/moves/move45136019
Kamptan Görünüm |
Son gün 21 km’lik bir etap kaldı.
Dion,Stephan, Martin ve ben son grup olarak 9:30’da çıktık. Dion “Toplu gidelim.”
dedi. “5:30 temposunda koşarsak beraber gidebiliriz.” dedim. Stephan “Tam bize
uyar.” dedi. 1 inci kontrol noktasına giderken çantamdaki cep telefonu çıkartıp
ekibin fotoğraflarını çektim. 1 inci kontrol noktasına hep beraber ulaştık.
Stephan kontrol noktasında çok vakit geçirince Dion Stephan'la kaldı. Ben de noktadan
oyalanmadan çıkan Martin'i yakalamaya koyuldum. 500 metre sonra Martin'i
yakaladım. 13 üncü km’deki kumlu dere yatağına kadar beraber koştuk. Kumlu dere
yatağında Martin temposu arttırdı.
Martin’i 50 metre önümde koşuyordu. Dere yatağının sonlarına doğru İhsan
abiyi yakaladım. “İyi misin abi” diye sordum. “İyim sen devam et.” diye cevap
verince yoluma devam ettim. Kontrol noktasına Martin’in 50 metre arkasında
ulaştım. Martin kontrol noktasında oyalanınca Martin’i geride bıraktım. Moon
Rock’ın tepesine çıktığımda Bakiye ablayı yakaladım. Moon Rock’tan sonra
işaretleri takip etmek zordu. Bakiye abla ile işaretleri bulmaya çalışırken
Martin bizi yakaladı ve önümüze geçti. İnce patikadan ilerledik. Sonrasında son
2 km’lik bölüme girdik. Son 500 metre 7 gün boyunca çantam taşıdığım bayrağımızı
çıkartarak bitiş noktasından ay yıldızımızın gölgesinde geçtim. Uzun ve yorucu bir hafta
güzel bir şekilde bitti. Bitiş noktasından geçtikten sonra tebrikleri kabul
ettim. Bakiye ablanın bitişini yakalamak için tekrar parkura geri döndüm. Kısa
bir süre sonra Bakiye abla da geldi. Bir şeyler yedikten sonra kendimi havuza
bıraktım. Ihsan abinin gelmesiyle Türk kafilesi olarak zorlu bir haftayı
bitirmiş olduk. Bir yarış daha bitmişti. Geçen yıl ikinci olduğum bu yarışı bu
sefer kazanmıştım. Yaşadığım mutluluk tarif edilemez. Zorlu geçen bir haftanın
yorgunluğunu alan an ise Türk bayrağıyla bitiş noktasından geçtiğim andı.
Bakiye abla geçen yıl olduğu gibi kadınlarda üçüncü oldu. 70 kişi başlayan bu
yarışmada 16 sı kadın sporcu (tüm kadın sporcular) olmak üzere 65 kişi bitiş
noktasından geçti.
SUUNTO gözüyle son gün : http://www.movescount.com/moves/move45136031
08 Kasım günü akşamı ödül töreni vardı. Gün
boyunca dinlendik ve kirlenen malzemelerimi temizleme şansı bulduk. Akşam ödül
töreni çok güzel geçti. Ödül töreninden sonra eğlence başladı. Bu yıl ki
eğlence geçen yıla göre daha sakin geçti. Koca bir hafta boyunca kumla savaşan
yarışmacılar içki içip dans ederek koca bir haftanın yorgunluğu üzerinden
atıyorlardı. 09 Kasım günü günü sabahı Uphilton’dan Johannesburg’a geri döndük.
Akşam Büyükelçimiz bize konağında akşam yemeğine davet etti. 10 Kasım gün
Atatürk’ün Anma Törenine katıldık. Aynı gün İhsan abi Güney Afrika’dan ayrıldı.
Akşam Askeri Ateşimizin akşam yemeğine Bakiye ablayla beraber katıldık.
Ödül Töreni |
11 Kasım günü akşamı yuvaya dönüş günüydü. 2
haftalık maceramız sona erdi. Bu macerayı yaşamamızda büyük emeği olan
Büyükelçimiz Kaan ESENER’e ve İsmail NALTI’ya, macerayı birlikte yaşadığım
Bakiye abla ve İhsan abiye, ulaşım sponsoru Türk Havayollarına, yarışmaya
katılım ücretini yatıran Kristal Home sahibi Adnan beye, malzeme desteği
sağlayan SALOMON ve SUUNTO’ya, bizleri Güney Afrika’da sıcaklıkla karşılayan ateşemiz
Burhan Albaya, ataşe yardımcımız Halil Yarbaya, Emekli Binbaşı Berna Dönmezer’e
ve tüm büyükelçilik çalışanlarına çok teşekkür ederim.
SONUÇLAR:
ERKEKLER:
1-Mahmut YAVUZ : 21:42:05
2-Dion LEONARD : 23:28:50
3.Stephan VERNAY : 24:18:57
1-Linda DOKE : 27:37:31
2-Lucja LEONARD : 28:12:21
3-Bakiye DURAN : 29:35:02
DESTEKLERİNİZLE NİCE MACERALARA VE BAŞARILARA…
Tekrar tebrik ederim kardeşim. Yazı da çok güzel olmuş. Kalemine ve ayağına sağlık.
YanıtlaSilÜstad, koştuğundan aşağı kalmayan şekilde yazdığını görmekten çok mutlu oldum. Keskin takipçilerinden, müptelalarından olacak ve yazdıklarından çok şey örnek alacağız eminim ki, ellerine sağlık, tebrikler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Kelimeler ile aram pek iyi sayılmaz ama elimden geldiğince bir şeyler karalamaya çalışıyorum.
Sil