Maraton koşan
herkesin bir ilk maraton hikayesi vardır. Bende ilk maraton hikayemi kaleme
almak istedim. Aslına bakarsanız her yarışın bir anısı vardır. Ama ilkler hep
özeldir. Öğrenciyken maraton koşmayı çok istiyordum ama antrenörüm “Maraton
koşmak için yaşımın genç olduğunu maraton için biraz beklemem gerektiğini “
düşünüyordu. İlk maratonumu koşmak için 2004 yılını beklemem gerekti. İlk
maratonumu koşarken İzmir’de çalışıyordum. Asıl hedefim Silahlı Kuvvetler
takımına girmekti. Ama maraton koşmaya karar vermiştim. Antrenörüm Doğan
DEMİRHAN’da Harp Okulundaki antrenörüm Şükrü KARABACAK gibi beklememi söyledi.
İstanbul Maratonu’na 15 km koşmaya gittim. Doğan Hoca benim maraton koşma
istediğimi bildiği için “Eğer maraton koşmaya karar verirsen ne olursa olsun
mutlaka bitir” dedi. Son antrenmanı maraton koşmamam için sert yaptırdı. 10
dakika arayla bir tane 5000 (16:11) bir tane de 3000 (9:29) koşturdu.
Cuma günü iş
çıkışı otobüse bindim ve İstanbul’a doğru harekete geçtim. İstanbul’a gidiş amaçlarımdan
biri de arkadaşımın düğününe katılmaktı. Cumartesi akşamı arkadaşımın düğünü
gittim. Nasıl olsa 15 km koşacağım diye hareket ediyordum. Eve vardığımda saat
gecenin 1’iydi. Sabah 6 gibi kalktım ve köprünün yolunu tuttum. Göğüs numaramı
Mehmet Gündem almıştı. Bana çift kayıt yaptırmış. Hem maratona hem de 15 km’ye.
“Mahmut sana maraton için elit atlet göğüs numarası aldım.” dedi. Bende Mehmet
abiye “O zaman senin için maraton koşayım” dedim. Mehmet abi bana “Bayan atletlerin
ön grubunda gitmemi, yarışın başında atak yapıp tempoyu artıracaklarını ama atağa
cevap vermemi onlarla koşmaya devam etmemi ve sonrasında kendini iyi hissetsen
bile tempoyla fazla oynamamamı “ söyledi.
Yarış başlar
başlamaz bayanların ön grubundaki yerimi aldım. Onların temposunda koştum.
Bayanlar İlk 5 km’yi benim plandığım gibi koştular. İkinci 5 km’ye
başladığımızda tempoyu arttırdılar. Rahat olduğum için onların temposuna uydum.
10 km’ye geldiğimizde ikinci 5 km’yi 16:41’de geçtiğimizi gördüm. Sonrasında
içimden sizin yolunuz açık olsun deyip kendi tempoma döndüm. Çünkü daha önümde
32 km’lik uzun bir mesafe vardı. Kısa bir süre tempomu ayarladım ve planladığım
tempoda koşmaya başladım. 1-2 km sonra yarışı bayanlar kategorisinde 2’ncilikle
bitiren Rus bir bayan atlet yanıma geldi. Tempo hoşuna gitmişti. Arkamda koşmaya
başladı. Bir süre sonra bu durum beni rahatsız etti. Yanımda koşmazsa tempoyu
artıracağımı söyledim. Yanıma geldi 21 km’ye kadar birlikte koştuk. 21’inci
km’ye geldiğimizde ayakkabı tabanım ince olmasından dolayı bileklerim ağrımaya
başladı. Tempomu düşürdüm. Biraz koştuktan sonra ağrım azalmaya başladı ve sona
erdi. Tekrar normal tempoma döndüm. 30’uncu km’ye kadar tek başıma koştum.
30’uncu km’de
yarış hakemlerinden biri 23’üncü olduğu söyledi. Benim önümde 5 kişilik bir
grup vardı. Eğer grubu yakalarsam ilk 20’ye girip para ödülü alacaktım. Kendimi
çok rahat hissediyordum. Yarıştan önce konuştuklarım ‘maraton 30’uncu km’de
başlar’ demişti. 30’uncu km’ye gelmiştim ve kendimi çok rahat hissediyordum.
Mehmet abinin tavsiyesine uymayıp tempomu arttırdım. 35’inci km’de grubu
yakaladım. Derece 2 saat 11 dakika civarlarındaydı. Düşündüğümden iyi
koşuyordum. Ama kendimi iyi hissetmiyordum. Ters giden bir şeyler vardı.
Ayağıma kramp girmeye başladı. Artık acı çekiyordum. Ama bir şekilde bu yarışı
bitirmem gerekiyordu. Çünkü antrenörüm Dogan Hoca ’ İlk maraton çok önemli en
olursa olsun bitir’ demişti. Her 2,5 km’de su veya elma veriyorlardı. Artık su
ve elma için koşmaya başladım. Su içip veya elma yiyince vücut biraz toparlıyor
1 km rahat koşuyordum sonra tekrar kramplar girmeye başlıyordu.
Karaköy’e
ulaştığımda sıkma portakal suyu satan bir satıcı gördüm. Abi bir bardak
portakal suyu versene dedim. Satıcı tam portakal suyunu dolduruyordu ki’ Sen
koşucusun üzerinde para yok ‘ deyip portakal suyunu vermedi. Abi söz yarış
bitince paranı getireceğim dememe rağmen vermedi.
Koşmaya devam
ettim. Artık İnönü stadını görmeye başlamıştım. 15 km koşanların destekleriyle
koşarak bitiş noktasını geçtim. Derece 2:48:50’i gösteriyordu. İlk maraton için
güzel bir dereceydi. Ama biraz akıllı koşaydım. 2:35-2:40 arası bir derece
koşabilirdim. İşin ilginç yanı 35’inci km’den sonra 7-8 kişiye geçildim. Ve
yarışı 24’uncu bitirdim. Tempomu arttırmadan devam etsem belki bulunduğum
konumu koruyabilecektim. Hem iyi bir derece koşmuş olacaktım hem de ilk 20’ye
girecektim. İlk 20’ye girme hırsı ile son 7 km’de çok büyük sıkıntılar yaşadım.
Ama her şeye rağmen ilk maratonumu bitirmeyi başardım.
Yarışı bitirdiğimde
çekmiş olduğum acıyı kelimelerle ifade edemem. Ama o gün orada pes etmiş
olsaydım belki sonra koşacağım yarışlarda bu yarışın vermiş olduğu olumsuz
etkiyi hep hissedecektim. Maraton koşmak aynı zamanda mental bir savaş. Bu
savaşı kazanmak sizin elinizde.
İlk maratonunu
koşacaklara en büyük tavsiyem “ unutmayın ki yolunuz uzun ve yarışın başında
her zaman kendinizi iyi hissedersiniz ve normal temponuzun üzerinde koşmak
istersiniz. Ama kesin olan bir şey var ki başlar da normal temponuzdan 5 saniye
bile daha hızlı koşarsanız 30’uncu km’den sonra bu size minimum eksi 30 saniye olarak
döneceğini unutmayın". Son iki İstanbul Maratonu’nda ve Runtalya Maratonu’nda pacerlık
yaptım. Bu tezimi tempo verdiğim arkadaşlara ispatladım. Çoğu düşündüklerinden
daha az acı çekerek en iyi maraton derecelerini koştular.
İlk
maratonunu koşacak herkese bol şans diliyorum.
ASLA
İLK MARATONUNUZU TERK ETMEYİN. NE OLURSA OLSUN BİTİRİN.
Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilMaraton kararlılık ve azim isi gerçekten de.
Zevk alarak okudum... Zamanı geldiğinde tavsiyelerine uyacagim...
YanıtlaSilAntalyada kısmetse ilk maratonumda 42 km boyunca bu yazınızı kendi kendime tekrarlayacağım sonrasında kısmetse bende ilk maraton hatıramı yazıcam saol Mahmut hocam sağlıcakla kal. :)
YanıtlaSilteşekkürler ...
YanıtlaSil